Bir Osmanlı kapısının eşiğinde...



 


Bir gün yolunuz mutlaka Safranbolu'ya düşer. Yüzyılların ardından, dokusunu hâlâ koruyan ve ayakta kalan evleriyle, çarşısıyla, tarihi yapılarıyla muhteşem bir manzaraya çıkar bu yol. Tarihe, önce evlerin kapılarında dokunursunuz. Sonra belki anıları paylaşırsınız. Çarşı'daki kısa süreli bir gezintide, belki de eski zamanların bir tüccarı sanırsınız kendinizi... Kim bilir? Yüzyıllar öncesinden günümüze açılan bir kapının eşiğindesiniz... Safranbolu'da...



 

Safranbolu'nun safranı 
Anadolu'nun kuzeybatısında, tarihte Paphlegonia olarak adlandırılan bölgede bulunan Safranbolu'nun bilinen tarihi MÖ 3000 yıllarına kadar uzanıyor. Adını kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen safran bitkisinden alan Safranbolu, tarih boyunca Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu gibi pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Safranbolu'nun Türkler tarafından kesin olarak alınışı ise 1196 yılına rastlıyor. Lezzetli olduğu kadar çok da pahalı bir baharat olan safran, ağustos-eylül aylarında soğan şeklinde ekiliyor ve ekim ayında, huni biçiminde mor çiçekler açıyor. Çiçekler açtıktan sonra tepecikleri tek tek elle toplanıp kömür ateşinin üstünde balmumuyla karıştırılıp kurutuluyor. Ya da şöyle söyleyelim; yaklaşık 10 gr. safran elde etmek için 1430 çiçeğin tepeciği gerekiyor. Ancak Safranbolu bugün, safran bitkisiyle değil, evleriyle dünyanın ilgisini çekiyor. Sahip olduğu zengin kültürel miras ve bu mirası korumadaki başarısı Safranbolu'yu, bir dünya kenti ününe kavuşturdu ve UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne alındı. 

Ahşap kokulu evler 
Safranbolu'yu ülkemizde ve dünyada üne kavuşturan Safranbolu evleri 18. ve 19. yüzyıl Türk toplumunun geçmişini, kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve yaşama biçimini yansıtan mükemmel mimarlık bilgisiyle yapılmış. İlçe merkezinde yer alan 2000 geleneksel Türk evinin 800'ü yasal koruma altında. Evler, Safranbolu'nun iki ayrı kesiminde gruplanmış: Birincisi, "Şehir" diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikincisi ise "Bağlar" diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim. Evin penceresinden tutun da avlu dış kapısına ya da iki evin arasından görülecek manzaraya kadar, her şey bir bütün oluşturuyor adeta. Çelik Gülersoy'un da söylediği gibi, Safranbolu'da hiçbir ev, derme çatma bir kulübe tarzında değil. Bu evler bahçe içinde, çoğunlukla üç katlı, 6-8 odalı, geniş, ev halkının ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanmış ve estetikle biçimlendirilmiş yüksek konaklar. Evin girişinde, zemin katta 'hayat' vardır. Bu bölüm eğer kapalıysa 'taşlık' adını alıyor. Burada ışık almayı sağlayan ve aynı zamanda odunların dizilerek hava akımıyla kurutulduğu ahşap kafesten 'gliste' mevcut. Üst katlara ahşap ustalığının en güzel örneklerini sergileyen merdivenlerle çıkılır. İkinci kat, diğer katlara göre daha basıktır Safranbolu evlerinde. Bu katta, gerektiğinde yatak odası olarak da kullanılabilen bir mutfak bulunur. Gündelik yaşam ise orta katta geçer. Çünkü soğuk günlerde buranın ısıtılması daha kolay olur. Üçüncü kat ise Safranbolu evlerinin mükemmeliğinin doruk noktasıdır. Evin ortasında geniş bir sofa yer alır. Odalar ve kapılar ise köşelerdedir. Giriş kapılarında oda ile doğrudan teması kesen özel ahşap paravanalar bulunur. Sofalar ve odaların tavanları ahşap süslemelerle bezelidir. Bir kısım büyük konaklarda havuzlu odalar da bulunur. Safranbolu'da gezilebilir pek çok tarihi evin yanı sıra, müze evler de bulunuyor: Kaymakamlar Evi ( Tel: 0370-712 66 78) Kileciler Evi (Tel: 0370-712 88 00) Mümtazlar Konağı (Tel: 0370-712 63 59) ve Karaüzümler Evi.


 

Nereleri görmeli
Çarşı: Bir fırsatını bulup Safranbolu'ya giderseniz, gezmeye ilçenin turistik ve tarihi eserlerinin yoğunlaştığı Çarşı'dan başlayın. Burası 1985 yılında kentsel sit alanı ilan edildi. Yaklaşık 350 yıllık Cinci Han, tahminen aynı dönemlerde yapılmış olan Cinci Hamamı, Köprülü Mehmet Paşa Camii ve 1796 yılında tamamı kesme taştan yapılan İzzet Paşa Camii, görülmesi gereken yerlerden. Çarşı bölgesinde ayrıca Yemeniciler Arastası, Arastaarkası, Demirciler ve Bakırcılar Çarşısı da hoşunuza gidecek yerler arasında. 


Yörük Köyü: Safranbolu'ya 20 km. uzaklıktaki köy, Safranbolu'yla aynı mimari özelliklere sahip. Yörük Köyü'nde görmeniz gereken yerler arasında Ahşap Camii, Sipahioğlu Konağı, Hacı Kavas ve İbrahim Çağlayan'ın evleri var.

Davutbaşı köyü: Safranbolu'ya adını veren safran bitkisi işte burada yetişiyor. Safran bitkisini görmek istiyorsanız eylül ayını tercih etmelisiniz. Köye uğradığınızda kaya mezarlarını da mutlaka görün. İncekaya Su Kemeri ve kanyonu; yabancı mağara uzmanlarının sıklıkla ziyaret ettiği, dünya mağaracılık literatüründe yer alan Bulak ve Hızar Mağaraları, Kaya Mezarları, Safranbolu'nun diğer turizm alanları.
Nerede kalınır
Uz Otel: Restoranında yöresel yemekleri tadabilirsiniz. Tel: 0370-712 10 86 Tahsin Bey Konağı: Yüzyıllık bu tarihi evde, odalara terliklerle giriliyor. Tel: 0370- 712 60 62Arasna Pansiyon: Yaklışk 130 yıllık tarihi bir binası olan otel 24 odalı. Tel : 0370- 712 41 70. Turing Havuzlu Asmazlar Konağı: Havuzlu büyük bir konak ve küçük bir konaktan oluşan yapı yaklaşık 200 yıl önce inşa edilmiş. Konak kebabını mutlaka deneyin. Tel : 0370-725 28 83. Hizmet Birliği Ev Pansiyonculuğunu Geliştirme Merkezi: Tarihi evlerde ailelerle birlikte kalabilirsiniz. 

Ne yenir
Kadıoğlu Şehzade Sofrası: 150 yıllık bir Safranbolu evinde hizmet veren restoranın kuyukebabı, Safranbolu bükmesi, cevizli çöreği, safranlı zerdesi meşhur. Tel: 0370-712 50 91 Burhan Restoran: Kentin en büyük restoranı. Yöreye özgü lezzetleri burada tadabilirsiniz. Tel: 0370-712 38 50. 

Nasıl gidilir
Safranbolu'ya kara yoluyla ulaşabilirsiniz. İstanbul Safranbolu arası 395 km, Ankara Safranbolu arası 220 km. Otobüsle yolculuklarda Ulusoy bölgeye servisi olan firmalardan biri. İstanbul Ulusoy Tel: 0212-658 30 30, Ankara Ulusoy Tel: 0312-224 01 73, Ulusoy Safranbolu: 0370- 424 21 11. 


Yazı: Ayşe Dural Fotoğraf: İzzet Keribar 
Kaynak: gatetoturkey.com

0 yorum: